top of page

Duygu Koçluğu

Doğru Yolda, Özel Adımlarla

Psikoloğun Ofisi

Ebeveynler İçin
Duygu Koçluğu

Duygu Koçluğu (Emotion Coaching), çocukların yoğun duygusal anlarını bir öğrenme fırsatına çeviren, araştırmaya dayalı bir ebeveynlik ve iletişim yaklaşımıdır. Amerikan psikolog Dr. John Gottman’ın çalışmalarından doğan bu kavram, çocuğun yaşadığı güçlü duyguları ve buna bağlı davranışları anlamayı, adını koymayı ve kabul etmeyi temel alan empatik bir süreçle çocuğa daha etkili tepki verme yollarını öğretmeyi amaçlar.

Örneğin, çocuğun duygusal durumu sakin bir ses tonuyla tanınır ve geçerli kılınır. Bu sayede çocuk kendini güvende ve anlaşılmış hisseder. Bu sıcak ve destekleyici etkileşim, çocuğun sinir sisteminde olumlu değişimler başlatarak hem fizyolojik hem de psikolojik olarak sakinleşmesine yardımcı olur.

Duygu Koçluğu, tüm duyguların kabul edilebilir olduğunu vurgular; ancak çocuğa bu duygularla nasıl başa çıkacağını öğretmeyi hedefler. Kısaca, Gottman’ın ifadesiyle, Duygu Koçluğu “çocuklara ve gençlere deneyimledikleri farklı duyguları, neden ortaya çıktıklarını ve onlarla nasıl başa çıkılacağını anlamalarında yardımcı olma” sanatıdır.

Bu yaklaşım, çocuğun duygusunu kabul edip adlandırırken istenmeyen davranışları onaylamak anlamına gelmez. Tam tersine, Duygu Koçluğu yönteminde uygunsuz davranışlar göz ardı edilmez; yalnızca en başta çocuğun duygusunu sakinleştirmeye odaklanılır. Çocuk tekrar sakinleştikten sonra yaptığı davranış üzerine birlikte konuşulur, mantıklı sınırlar koyularak durum ele alınır ve sorun çocukla iş birliği içinde çözülmeye çalışılır.

Bu yönüyle Duygu Koçluğu, hem şefkatli bir yaklaşım sunar hem de çocuğa kabul edilebilir davranışların çerçevesini öğretir.

Ebeveynler İçin
Duygu Koçluğu

Temel İlkeler ve Adımlar

Duygu Koçluğu’nun uygulamasında belirli temel ilkeler ve adımlar bulunur. Dr. Gottman’ın geliştirdiği 5 adımlı model, Emotion Coaching UK ekibince eğitsel ortamlara uyarlanarak özünde 4 temel adım olarak sunulmaktadır. Ebeveynler ve bakıcılar aşağıdaki adımları izleyerek Duygu Koçluğu yaklaşımını uygulayabilir:
 

  1. Duygunun farkına varma (Empati ile yaklaşma): İlk adım olarak, çocuğun yaşadığı duyguyu sezinleyin ve ona içten bir empatiyle yaklaşın. Bu adım, herhangi bir davranış düzeltmesinden önce gelir. Yetişkin, çocuğun duygusal anını içtenlikle fark eder ve onun perspektifinden bakarak “Seni anlıyorum” duruşu sergiler. Örneğin, küçük çocuğunuz hayal kırıklığıyla ağlıyorsa, önce onun duygusunu kendi kendinize kabul edin ve gerçekten üzgün hissettiğini anlayın. Gerekirse yanında bulunmak (örneğin sakinleştirici bir şekilde sarılmak) empatiyi hissettirebilir.
     

  2. Duyguyu adlandırma ve doğrulama: İkinci adımda, çocuğun hissettiği duyguyu sözlü olarak ifade edip doğrulayın. Çocuğa “Kızgın olduğunu görüyorum” veya “Şu an canın çok sıkılmış, değil mi?” gibi cümlelerle duygusunun anlaşılır ve normal olduğunu hissettirin. Araştırmalar, bir kişinin yaşadığı duyguyu ismiyle dile getirmenin o duygunun yoğunluğunu azalttığını göstermektedir. Çocuk, duygusunun adını duyduğunda ve anlaşıldığında yalnız olmadığını ve duygusunun geçerli olduğunu anlar. “Üzgün olduğunu anlıyorum, bu gerçekten can sıkıcı olabilir” gibi ifadeler hem duygusunu etiketlemiş hem de onu anladığınızı göstermiş olur.
     

  3. Sınır koyma ve beklenti belirleme: Üçüncü adımda, çocuğun duygusunu anladıktan sonra gerekli sınırları koyun ve hangi davranışların kabul edilebilir olduğunu netleştirin. Duyguları kabul etmek, her davranışın kabul edileceği anlamına gelmez. Bu adımda nazik fakat kararlı bir şekilde, “Kızgın hissetmen normal, ama vurmak doğru değil” gibi cümlelerle çocuğa yapıcı sınırlar çizebilirsiniz. Örneğin, öfkelenen bir çocuğa “Kardeşine sinirlenmiş olabilirsin; bunu anlıyorum, fakat oyuncaklarını fırlatmana izin veremem” diyebilirsiniz. Amaç, duyguyu yasaklamadan uygunsuz davranışı durdurmak ve çocuğun hem duygusunu hem de sınırları anlamasını sağlamaktır.
     

  4. Problem çözme (Çözüm yollarını birlikte bulma): Son adımda, çocuk sakinleştikten ve duygusu kabul edildikten sonra soruna birlikte çözüm arayın. Çocuğunuzla iş birliği yaparak “Peki şimdi ne yapabiliriz? Başka nasıl çözebiliriz?” gibi sorular sorun ve onun fikirlerini dinleyin. Bu, çocuğa problem çözme becerileri kazandırırken aynı zamanda yaşanan durumdan öğrenme fırsatı sunar. Örneğin, oyuncağı kırıldığı için üzülen bir çocukla “Şimdi ne yapabileceğimizi birlikte düşünelim. Belki oyuncağını tamir etmeyi deneyebiliriz veya sana nasıl hissettirdiğini konuşabiliriz” şeklinde çözüm odaklı bir sohbet yapılabilir. Böylece çocuk, duygusu yatıştıktan sonra sorunlarla baş etmeyi ve hataları telafi etmeyi öğrenir.
     

Yukarıdaki adımlar düzenli ve tutarlı biçimde uygulandığında, çocukların öz-düzenleme becerileri gelişir. Yani ebeveyn her güçlü duygu anında bu yaklaşımı benimsedikçe, çocuk zamanla duygularını daha iyi tanımayı ve sakinleşmeyi öğrenir. Duygu Koçluğu’nun kalbi empati ve sabırdır: Çocuğa “Duyguların anlaşılıyor ve önemlidir” mesajını tekrar tekrar vermek, uzun vadede onun duygusal zekâsını ve dayanıklılığını artırır.

Ebeveynler İçin
Duygu Koçluğu

Neden Önemlidir?

Duygu Koçluğu yaklaşımının, çocukların gelişimi üzerinde çok yönlü ve kalıcı olumlu etkileri vardır. Hem Dr. Gottman’ın aile araştırmaları hem de çeşitli eğitim ortamlarında yapılan çalışmalar, bu yöntemin çocukların duygusal ve davranışsal gelişimine önemli katkılar sağladığını göstermektedir. Araştırmalar, duygusal olarak koçluk edilen çocukların pek çok avantaj kazandığını ortaya koymaktadır:
 

  • Duyguları düzenleme becerisi: Bu çocuklar, güçlü duygular karşısında kendilerini sakinleştirmeyi ve dürtülerini kontrol etmeyi daha iyi başarırlar. Örneğin, hayal kırıklığı yaşadıklarında öfkeyle hemen tepki vermek yerine nefes alıp sakinleşmeyi öğrenebilirler.
     

  • Akademik başarı ve dikkat: Duygusal destek gören çocukların dikkat kapasiteleri ve öğrenme motivasyonları artar. Dolayısıyla okulda akademik olarak daha iyi performans gösterirler. Duygularını yönetebilen çocuk, sınıfta dikkatini derse daha iyi verebilir ve problem çözme becerilerini daha etkili kullanabilir. Nitekim Dr. Gottman’ın bulgularına göre, ebeveynleri tarafından duygu koçluğu yapılan çocuklar okulda daha yüksek başarı elde etmektedir.
     

  • Sosyal beceriler ve ilişkiler: Bu yaklaşım, çocukların empati yapma ve başkalarıyla sağlıklı iletişim kurma yetilerini güçlendirir. Duygu koçluğu ile büyüyen çocuklar akranları arasında daha popüler olmakta ve sosyal ortamlara daha iyi uyum sağlamaktadır. Çünkü duygularını ifade etmeyi ve başkalarının duygularını anlamayı öğrenirler. Bu da arkadaşlık ilişkilerinde ve grup çalışmalarında onlara avantaj sağlar.
     

  • Davranış problemlerinde azalma: Duygularını anlayan ve desteklenen çocuklarda problemli davranışlar daha az görülür. Öfke nöbetleri, saldırganlık veya içine kapanma gibi uç tepkiler, duygu koçluğu sayesinde zamanla azalabilir. Çocuk, olumsuz duygularını ifade edebildiği ve yönetmeyi öğrendiği için dışa vuran davranışlar da daha kontrollü hale gelir.
     

  • Fiziksel sağlık ve stres tepkileri: Dikkate değer bir diğer bulgu, duygusal açıdan desteklenen çocukların daha az sık hastalanmasıdır. Stresin bağışıklık sistemi üzerindeki etkileri bilinir; duygusal stresini daha iyi yöneten çocuk, sık sık karın ağrısı, baş ağrısı veya psikosomatik şikâyetler de daha az yaşar. Yani duygu koçluğu, dolaylı olarak çocuğun fiziksel iyilik halini de destekler.
     

  • Duygusal dayanıklılık (rezilyans): Duygu Koçluğu, çocuğun zor duygularla başa çıkma ve esneklik gösterme kapasitesini artırır, yani duygusal açıdan daha dirençli bireyler yetiştirir. Bu çocuklar, hayatlarında karşılaşacakları stresli olaylar veya hayal kırıklıkları karşısında daha çabuk toparlanabilirler. Örneğin, bir sınavdan düşük not aldığında tamamen yıkılmak yerine duygularını tanıyıp destek alarak yeniden denemeye motive olabilirler.
     

Bu faydalar yalnızca bireysel gözlemlere değil, bilimsel araştırmalara da dayanmaktadır. Gottman’ın 1990’larda yaptığı öncü çalışmalar, ebeveynlerin “duygu koçu” rolü üstlenmesinin çocukların uzun vadeli başarısında kritik bir faktör olduğunu göstermiştir.
 

Özetle, Duygu Koçluğu çocuğun duygusal zekâsını, sosyal uyumunu ve genel gelişimini destekleyen güçlü bir araçtır. Çocuklar duygularını yönetmeyi öğrendikçe yalnızca akademik ve sosyal yaşamlarında değil, ileride karşılaşacakları zorluklarda da daha donanımlı hale gelirler. Unutulmamalıdır ki tüm duygular normal ve doğaldır; ancak çocukların sosyal olarak kabul edilebilir davranışlar geliştirebilmeleri için duygularını nasıl yöneteceklerini öğrenmeye ihtiyaçları vardır. İşte Duygu Koçluğu’nun önemi burada yatar: Çocuk, duygularını bastırmak yerine onlarla baş etmeyi, ihtiyaç duyduğunda yardım istemeyi ve çatışmaları sağlıklı biçimde çözmeyi öğrenir. Bu beceriler, yaşam boyu işe yarayacak duygusal okuryazarlığın temelini oluşturur.

çocuk terapisti

Ebeveynler İçin
Duygu Koçluğu

Bilimsel Temeller ve Araştırma Dayanağı

Duygu Koçluğu yaklaşımı, yalnızca deneyimlere değil; aynı zamanda gelişim psikolojisi, nörobilim ve bağlanma kuramı gibi bilimsel temellere dayanır. Emotion Coaching UK’ye göre bu yöntem, eş-düzenleme (co-regulation) sürecine dayanır: Yetişkinin sakin ve empatik tutumu, çocuğun sinir sistemini yatıştırır ve zamanla çocuğun kendi kendini düzenlemeyi öğrenmesini sağlar.
 

Beyin araştırmaları, çocukların duygusal olarak güvende hissettiklerinde öğrenmeye ve işbirliğine daha açık olduklarını göstermektedir. Dr. Dan Siegel’in “4 S” (safe, seen, soothed, secure) kavramına göre bir çocuk güvende, görülmüş, teskin edilmiş ve güvencede hissettiğinde beynin yüksek işlevli bölgeleri devrede kalır; tehdit ya da stres altında ise “savaş ya da kaç” sistemi devreye girer. Duygu Koçluğu, çocuğun sosyal etkileşim sistemini aktif tutarak stres tepkisini azaltır. Örneğin, öfke nöbeti geçiren bir çocuğa bağırmak yerine duygusunu onaylamak, kortizol seviyelerini düşürerek çocuğun yeniden düşünmesini sağlar.
 

Bu yaklaşım, Polivagal Teori gibi kuramlarla da örtüşür: Çocuklar duygusal olarak güvende hissettiklerinde düzenlenir; tehdit altında ise savunmaya geçerler. Emotion Coaching UK, Dr. John Gottman’ın Raising an Emotionally Intelligent Child ve Siegel & Bryson’ın The Whole-Brain Child gibi kaynaklarını önermektedir. Bu kitaplar, Duygu Koçluğu’nun beynin tüm bölgelerini entegre eden yapısını destekler.
 

Araştırmalar da yöntemin etkililiğini doğrulamaktadır. Örneğin, duygu koçluğu yapan annelerin çocuklarında öfke kontrolünün ve kardeş ilişkilerinin olumlu yönde geliştiği gözlemlenmiştir. Avustralya’da geliştirilen Tuning in to Kidsprogramı da okul öncesi çocuklarda davranış problemlerini azaltmada başarılı bulunmuştur. İngiltere’de özel eğitim okullarında yapılan uygulamalarda hem öğrenciler hem de öğretmenler olumlu sonuçlar elde etmiş, yine pilot bir çalışmada öğretmenlere verilen eğitim sonrası çocukların duygusal dayanıklılıklarının arttığı görülmüştür.
 

Son olarak, nöroplastisite (beynin yeni bağlantılar kurabilme esnekliği) duygu koçluğunun etkisini açıklayan güçlü bir bilimsel temeldir. Her duygusal koçluk deneyimi, çocuğun beyninde sağlıklı duygusal tepkiler geliştiren yeni yollar oluşturur. Tekrarlanan olumlu deneyimler, zamanla bu yolları güçlendirerek eski olumsuz alışkanlıkların yerini sağlıklı başa çıkma becerilerine bırakır.


Kısacası: Duygu Koçluğu + Tekrar = Uzun Vadeli Beyin Değişimi

Ebeveynler İçin
Duygu Koçluğu

Uygulama İpuçları

Duygu Koçluğu yaklaşımını gündelik hayatta uygularken ebeveynlerin aklında tutması gereken bazı pratik ipuçları vardır. Bu yöntem, anne babalara çocuklarıyla kurdukları iletişimde yol gösteren temel prensipler sunar. Emotion Coaching UK ekibi de ebeveynlere yönelik paylaşımlarında uygulanabilir tavsiyeler vermektedir. İşte ebeveynler için önemli Duygu Koçluğu ipuçları:
 

  1. “Önce bağ, sonra kural” (Bağlantı kurmadan düzeltmeyin): Çocuğunuz yanlış bir davranış sergilese bile, öncelikle onunla duygusal bir bağ kurmaya odaklanın. Yani düzeltme veya disipline etmeden önce, “önce bağlantı sonra düzeltme” ilkesini uygulayın. Çocuğa kızmadan önce onun ne hissettiğini anlamaya çalışın. Örneğin, yere su döken çocuğa hemen kızmak yerine, önce sakin bir şekilde “Galiba canın sıkkın” diyerek onun duygusuna bağ kurabilirsiniz. Çocuk anlaşıldığını hissettikten sonra kural hatırlatmak çok daha etkili olacaktır.
     

  2. “Yargılama, anlamaya çalış” (Merak edin, öfkelenmeyin): Çocuğunuzun duygularını veya davranışlarını hemen yargılamak yerine, neden böyle hissettiğini merak edin. “Neden böyle yapıyorsun?” diye çıkışmak yerine “Acaba onu üzen ne?” diye düşünün ve sakin kalın. Örneğin, öfkeyle kapıyı çarpan bir ergene “Bana böyle davranamazsın!” demek yerine, “Bir şey seni çok sinirlendirmiş olmalı, anlatmak ister misin?” diyerek yaklaşmak daha yapıcı olacaktır.
     

  3. “Aşırı övgü yerine çabaya odaklan”: Çocuklara sürekli “Harikasın, çok zekisin” gibi etiketleyici övgüler yağdırmak yerine, gayretlerini ve emeklerini takdir edin. Yani sonucu veya kişiliği övmek yerine sürece ve çabaya odaklanın. “On numarasın, süpersin” demek yerine “Bu resim için çok uğraştın, renkleri ne güzel kullanmışsın” demek, çocuğun özgüvenini sağlıklı şekilde geliştirmesine yardımcı olur. Böylece çocuk, sürekli en iyi olmaya çalışmak yerine elinden geleni yapmanın değerini öğrenir.
     

  4. “Öfkeyle değil, sükûnetle ebeveynlik”: Kendi duygularınızı yönetmeden disiplin vermeye çalışmayın. Ebeveyn olarak sakin kalmak, çocuğun da sakinleşmesinin anahtarıdır. Unutmayın, sizin sakinliğiniz onun sakinliğidir. Çocuklar, özellikle küçük yaşlarda, ebeveynlerinin duygusal tonuna bakarak kendilerini düzenlerler. Siz öfkeliyken çocuğunuzu sakinleştiremezsiniz. Örneğin, ödevini yapmak istemeyen çocuğa bağırmak yerine birkaç saniye durup derin bir nefes aldıktan sonra sakin bir ses tonuyla konuşmaya başlamak, süreci çok daha olumlu hâle getirecektir.
     

  5. “Mükemmellik değil, içten varlık” (Kusursuz olmaya değil, orada olmaya odaklanın): Hiçbir ebeveyn mükemmel değildir ve her durumda doğru tepkiyi vermek mümkün olmayabilir. Duygu Koçluğu’nda önemli olan, kusursuz olmak değil, çocuğunuzun duygularına karşı farkında ve ulaşılabilir olmaktır. Bir hata yaptığınızda bunu telafi etmekten çekinmeyin. Örneğin, çok bağırdığınız bir an olduysa daha sonra sakinleştiğinizde çocuğunuzla konuşup duygularını dinleyin ve durumu onarın. Bu tutum, çocuğunuza hataların ilişkileri bozmadığını, tamir edilebileceğini öğretir ki bu da yaşam boyu önemli bir mesajdır.
     

Sonuç olarak: Duygu Koçluğu’nu gündelik hayatta uygulamak için çocuğunuzu dinleyin, duygusunu kabul edin, sakin kalın ve birlikte çözüm arayın. Ebeveyn olarak sergilediğiniz tutarlılık ve şefkat, çocuğunuzun duygusal gelişiminin en önemli anahtarlarıdır.

Ebeveynler İçin
Duygu Koçluğu

Eğitim Programları ve Sertifikasyon

Emotion Coaching UK, yalnızca kavramı yaymakla kalmaz; ebeveynler, eğitimciler ve profesyoneller için kapsamlı eğitim programları ve akreditasyon imkanları da sunar. Sitenin “Training & Accreditation” (Eğitim ve Akreditasyon) bölümünde, yaklaşımı derinlemesine öğrenmek ve uygulayıcı olmak isteyenler için yapılandırılmış bir model tanıtılmaktadır.
 

Çekirdek Eğitim (Core Training)

En temel program, iki tam gün süren çevrimiçi Çekirdek Duygu Koçluğu Eğitimidir. Emotion Coaching UK kurucuları veya yetkili eğitmenler tarafından Zoom üzerinden düzenli olarak verilmektedir. Programa öğretmenler, ebeveynler, sağlık çalışanları ve çocuklarla ilgilenen herkes katılabilir. Eğitim; yaklaşımın kuramsal temellerini, beyin-duygu ilişkisini, uygulama adımlarını ve vaka örneklerini içerir. İki günlük eğitim sonrasında genellikle ek atölyeler düzenlenir. Özellikle Duygu Koçluğu’nu kendi kurumunda uygulamak veya başkalarına öğretmek isteyenler için bu aşama kritik öneme sahiptir.
 

Kademeli Eğitim Modeli (Cascading Model)

EC UK, eğitimin sürdürülebilirliği için kademeli yayılım modelini uygular. Önce belirli kişiler temel eğitimi alır, ardından kendi kurum ya da topluluklarında başkalarına aktarırlar. Böylece yaklaşım yerel düzeyde sahiplenilir ve uzun vadede kalıcı hale gelir. Bu süreçte ilgilenenler, ek seminer ve uygulamalarla Akredite Duygu Koçluğu Eğitmeniolmaya hak kazanabilir. Yaklaşık altı ay süren bu gelişim programı sonunda katılımcılar EC UK tarafından resmi olarak sertifikalandırılır.
 

Akreditasyon ve Sürekli Destek

Akredite eğitmenler, EC UK ağına dahil olarak kapsamlı eğitim materyallerine, sunumlara ve resmi logolara erişim kazanır. İsimleri “Accredited Practitioners” listesinde yayınlanır ve arandıklarında kolayca bulunabilirler. Ayrıca her yıl düzenlenen eğitmen buluşmaları ve gelişim atölyelerine ücretsiz katılabilir, ülke genelinde meslektaşlarıyla deneyim paylaşımı yapabilirler. Bu ağ, eğitmenlere sürekli destek sağlayarak Duygu Koçluğu’nun yayılmasına katkıda bulunur. Türkiye’den Prof. Dr. Nalan Kuru da EC UK Akredite Eğitmenleri arasında yer almakta, erken çocukluk eğitimi alanında çalışmalar yürütmektedir.
 

İlgi Grupları ve Topluluk

EC UK, resmi eğitimlerin yanı sıra farklı bölgelerde ve temalarda “Interest Group” (İlgi Grubu) toplantıları organize eder. Örneğin Early Years (Erken Yaş) gruplarında okul öncesi öğretmenleri ve ebeveynler küçük çocuklarda duygu koçluğunu tartışır ve birbirlerine öneriler sunar. Toplantıların çevrimiçi yapılması, coğrafi engelleri ortadan kaldırarak herkesin katılımını kolaylaştırır. Bu gruplar, geniş bir topluluk duygusu oluşturur ve uygulayıcıların motivasyonunu artırır.
 

Uluslararası İşbirlikleri

EC UK, Duygu Koçluğu’nu küresel ölçekte yaymak için çeşitli ülkelerde üniversiteler, vakıflar ve eğitim kurumlarıyla işbirlikleri yapmaktadır. Türkiye, Norveç ve Avustralya gibi ülkelerde uzmanlarla ortak çalışmalar yürütülmektedir. 2023 itibarıyla EC UK kurucuları, İngiltere Eğitim Endowment Foundation (EEF) destekli bir projede yer almış ve 3–4 yaş çocuklarda öz-düzenleme becerilerini destekleyen programlar geliştirmiştir. Bu tür araştırma destekli projeler, yöntemin ulusal politikalara entegrasyonuna da zemin hazırlamaktadır.

Özetle, Emotion Coaching UK; temel eğitimler, takip atölyeleri, akreditasyon fırsatları, ilgi grupları ve uluslararası işbirlikleriyle çok katmanlı bir eğitim ekosistemi sunmaktadır. 2016 yılına kadar 10.000’den fazla kişinin Duygu Koçluğu eğitimi aldığı belirtilmektedir. Her bir katılımcı, kendi çevresinde bir “çarpan etkisi” yaratarak yöntemin daha fazla çocuk, aile ve eğitimciye ulaşmasını sağlamaktadır.

Ebeveynler İçin
Duygu Koçluğu

Önemli Mesajlar ve Vurgular

Emotion Coaching UK’nin vurguladığı temel mesajlar, Duygu Koçluğu felsefesinin özünü yansıtır ve ebeveynler için güçlü bir rehber oluşturur.
 

  • Tüm duygular normaldir, kabul edilmelidir: Çocukların hissettiği öfke, üzüntü, kıskançlık, korku gibi tüm duygular insana özgüdür. Esas olan, bu duygulara alan tanımak ve çocuklara onları nasıl yöneteceklerini öğretmektir. “Tüm hisler doğaldır, ancak bazı davranışlar yönlendirilmelidir” ilkesi bu yaklaşımın temelidir.

  • Davranış bir iletişimdir: Çocuğun ağlaması, bağırması ya da öfke nöbeti aslında bastırılmış bir duygunun ifadesidir. Bu nedenle hedef, davranış değil, davranışın ardındaki duygudur. Disiplin verirken bile çocuğun ne hissettiğini anlamak gerekir.

  • Bağlanma güveni, güven disiplinin temelidir: Çocuk kendini güvende hissettiğinde kurallara daha kolay uyar. “Önce bağ kur, sonra öğret” yaklaşımı bu nedenle önemlidir. Sevildiğini bilen çocuk, olumsuz davranışlara daha az yönelir.

  • Hatalar onarılabilir: Ebeveynlikte hata yapmak doğaldır. Önemli olan, hatayı fark edip telafi edebilmektir. Sert çıkışların ardından özür dilemek ve çocuğun duygusunu dinlemek hem ilişkiyi güçlendirir hem de çocuğa özür dilemeyi öğretir.

  • Evrensel ve esnek bir yaklaşım: Duygu Koçluğu, küçük çocuklardan ergenlere ve özel gereksinimli çocuklara kadar her yaş ve grupta uygulanabilir. Küçüklerde oyunla, büyüklerde sohbetle, farklı ihtiyaçlara göre uyarlanabilir.

  • Tutarlılık ve tekrar anahtardır: Her sabırlı yaklaşım, çocuğun duygusal becerilerini güçlendirir. Nörobilim araştırmaları, tekrar eden olumlu deneyimlerin beynin yapısını değiştirdiğini göstermektedir. Bugün işe yaramasa bile, yarın mutlaka sonuç verir.

  • Eş-düzenleme: Çocuklar, özellikle küçük yaşlarda, kendi duygularını yönetmekte zorlanır. Kriz anında ebeveynin sakinliği, çocuğun da düzenlenmesini sağlar. “Sizin sükûnetiniz, onun sükûnetidir” bu yaklaşımın özüdür.
     

Sonuç

Duygu Koçluğu, anne babalara çocuklarının duygusal dünyasına ulaşmaları için sevgi, anlayış ve tutarlı sınırları bir arada sunan dengeli bir yol gösterir. Bu yaklaşımı benimseyen ebeveynler, çocuklarıyla daha güçlü bir bağ kurar; istenmeyen davranışların yerini işbirliği ve anlayış alır.
 

En önemlisi, çocuklar duygularının kabul gördüğü bir ortamda büyüyerek hayat boyu kullanacakları duygusal zekâ ve empati becerilerini geliştirirler. Böylece yalnız bugün değil, gelecekte de mutlu, sağlıklı ve başarılı bireyler olurlar.

Emotion Coaching UK’nin de ifade ettiği gibi:
“Duygu Koçluğu mükemmel olmak değil, çocuğunuzun duygusal anlarında yanında olmaktır.”

© 2025 by Harmoni. Powered and secured by vilkan.com

  • White Instagram Icon
  • White Yelp Icon
  • White Pinterest Icon
  • White Facebook Icon
bottom of page